BABASI DA KURTARAMADI…
Hz Musa (as)’ın
adı geçince beni etkileyen iki olaya yer vermek istiyorum.
Hz Musa
(as)’ı sihirleriyle küçük düşürmek isteyen sihirbazlar, yarışın sonunda Allah’a
iman etmişlerdi.
Hakk tecelli
edince kalplerine Firavun gibi dehşet abidesinin onların ellerini, ayaklarını
çapraz keseceğini bile bile korkmadan dimdik durdular karşısında.
Düşünüyorum
da nefsime ufacık bir zarar gelse bu kadar sahip çıkabilir mi ki nefsim davama?
‘’Ben
sizin Rabbinizim’’ diyerek geziniyordu ortalıkta Firavun. Boğulmaya ramak kala
‘’Musa’nın Rabbine iman ettim’’ demişti. Oysa kendisini bekleyen hazin sondan
kaçamadı.
Firavun
tövbesi işte buradan gelmekte dilimize.
Firavun
da öldü nefs. Ben Rabbim diye etrafta kibriyle nam salan Firavun da öldü.
Rab olan ölür müydü oysa(!)
Burası dünya, misafirhane işte. Bu can emanet.
Ve biz Allah’tan geldik Allah’a döneceğiz. Tek hükümdara…
Bir de Musa
(as)’ın oğlu var beni etkileyen.
Hani bir
dağa çıkıp kurtulacaktı, inanmayanların felaketi olan o günden.
Güvendiği
dağları sular basmıştı.
Hak
tecelli etmemişti kalbine oysa babası peygamberken.
Babası da
kurtaramadı onu.
Peygamber
Efendimiz’in bir sözü var kızı Hz Fatıma (as)’a söylediği; ‘’Ey kızım! Baban
peygamber diye güvenme, Rabbine karşı kulluk vazifeni yap. Eğer Allah’tan
nefsini satın alamazsan vallahi ben bile senin namına hiçbir şey yapamam.’’
Biz neye
güveniyoruz sorusunu aklımıza getirmek gerek babamız peygamber değilken!
Ne çok
oysa bağlacını kullanmışım bazı cümlelerimde. Sonumuzu bir bağlaçla devam
ettirmeden kalbimizi Hakk’a bağlayabilme duasıyla.
Sibel
HASKÖY
11.09.2020/21.21
Yorumlar
Yorum Gönder