GÖĞE YAZDIM
Bazen
bulunduğu şehir yük olur insanın yüreğine. Kelimeler sustuklarına ve gözlerine
yapışır ara sıra. Bu yüzden rutubetlidir çoğu satırlar.
Gidince
geçecek sanır insan, peki ya gidemeyince? Anca içindeki çocuğu avutur. İçindeki
çocuk ve gerçekler vardır bir yanda. Ne susabilmek ne konuşabilmek iki mastar
arasında mekik dokur.
Yazmak da
huy oldu bende. Bu huydan vazgeçemiyorum uzun zamandır. Amann boş ver demek ne
kadar kolaymış yaşamın çukurunda. Ama kolay değilmiş yaşamak. Yusuf olmak gerekmiş
bazen, sözcüklerin kuyusunda. Sabır, sabır ve sabır.
Cümleler
devrik içimdeki maviler daha da devrik. Mavi çok şey aslında benim için. Dönüp
dönüp yüreğimin bir kenarına sobelendiğim vazgeçemeyiş. Mavilere yazdım ben en
çok. Göğe yazdım. Zarifoğlu der ya; ‘’Göğe bakmayanların kalbi daha çabuk kirlenir’’
benimki göğe baktığım zamanlar kirli değildi bence. Şimdi karanlık göğümün bir
yüzü. Umut hep var da bu sefer yok. Fazla umutlanma insan burası dünya diye
bağıran bir ses var içimde.
Burası
dünya ne bekliyoruz ki?
Dünya da
bir gün yerle bir olmayacak mı?
Bir ayet
var yürekleri ısıtan; Bakara 107; Yine bilmez misin ki göklerin ve yerin
mülkiyet ve hükümranlığı yalnız Allah’ındır. Sizin için Allah’tan başka ne bir
dost ne de yardımcı vardır.
‘’O’nu
bulan neyi kaybetmiş, O’nu kaybeden neyi bulmuş.’’
Sibel
HASKÖY
18.01.2021/17.42
Yorumlar
Yorum Gönder