TAŞLARI KIRMA VAKTİ ⚒

 



Yine giriş bölümüne bir türlü giremediğim akşamlardan birisindeyim. Cümleleri kafamda zar zor diziyorum. Ama bir taraftan da bir şeyler yazmak istiyorum, kendimce.

Bismillah diyerek giriş bölümüne başlayalım bakalım. Bir soru soralım önce nefsimize. Birisine bir şey hediye ettiğimizi düşünelim ve o kişi hediyemizin yüzüne bile bakmaya tenezzül etmiyor. Ne hissederdiniz? O kişiyi düşünerek hediye almışız o kişi değil teşekkür etmek vermeseydin ben mi istedim gibi cümlelerle bizi kırsa ne hissederdik?

Ben çok üzülürdüm, kızardım belki de. Bazen nefsimin dolduruşuna gelerek bu insan da ne kadar nankör der, bir daha konuşmazdım herhalde 😊

Evet şimdi nefisleri uyandıralım biraz. Namaz bize Allah-u Teala’nın bir hediyesi değil mi? Biz bu hediyeye nasıl davranıyoruz? Görmezden mi geliyoruz, kılmaya tenezzül mü etmiyoruz ya da tam tersi hediyedir, gözümüzün gönlümüzün nurudur diyerek sahip mi çıkıyoruz?

İbrahim Suresi 34. Ayette Allah-u Teala şöyle buyuruyor; ‘’ O size istediğiniz her şeyi verdi. Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız başa çıkamazsınız. Şu bir gerçek ki insanoğlu, çok zalim, çok nankördür!’’

İnsan Rabbine karşı ne kadar nankördür. Düşününce değil miyiz?

Kul, Allah-u Teala’ya nankörlük yaptığında Allah kuluna mühlet verir son nefesine kadar. Ve Allah’ın tövbe kapıları hep açıktır kuluna. Kul yeter ki kapıya nasıl gideceğini bilsin.

İnsan insana nankörlük yaptığında insan hemen kapılarını kapatır; kocaman duvarlar örer. Allah kuluna duvarlar örmez. Asıl kul, Rabbine karşı kalbini taşlaştırır ve o taşlarla Rabbine giden yolu kapatır. O taşları kırmanın vakti ne zaman gelecek peki? Hepimiz kendi nefsimize bir soralım. Ve hediyemize sahip çıkmanın bilincinde olalım.

Nefsimizi biraz olsun dizginleyerek Rabbe giden yolu namazın nuruyla aydınlatalım.

Hediyemizi koruyalım. Namazdan ne kadar uzaklaşırsak kötülüklerin uçurumuna o kadar çok yakınlaşırız.

Kandiliniz mübarek olsun. Selam ve dua ile...

Sibel HASKÖY

10.03.2021/21.50

Yorumlar

Popüler Yayınlar