Firavun...



 İnsan nisyanla bilinir derler ya hani. Nisyanla bilindiği kadar nankörlüğü ile de bilinir insan. Nankörüz. Bize verilen karşılıksız bu kadar nimete şükretmek için elimizden bir şeylerin kayıp gitmesi mi gerek? Buraya kalbimizi meşgul etmesi gereken bir soru bıraktım. Günlerdir kafamı meşgul eden konular var. Günümüzdeki bu azgınlıklar, sapkınlıklar, taşkınlıklar kısaca Allah tanımazlık nedir bunlar? Helak sebebi. Kaç kavim gelmiş geçmiş Kuranda bize öğüt alalım diye anlatılan. Hepsi bir özelliğiyle öne çıkmış ve uyarılara rağmen inkarcılardan olup helak olmuşlar. Peki ya biz ne kadar öğüt aldık, alıyoruz? Bu kadar felaket normal mi? Önceden de böyle miydi yoksa şair diyor ya biz büyüdükte mi kirlendi bu dünya? Kendi kendime soruyorum çoğu zaman.

Bize biri canımızı yakan bir şey yapsa anında karşılığını bulması için dua ederiz. Ama Rabbimiz öyle sabırlı ki bu kadar günaha rağmen  bu kadar taşlaşmış kalplere rağmen bizi anında helak etmiyor ki her şeye gücü yeterken. Çünkü O Es Sabûr...

Bir de şu ayet var Hz Musa ile Firavun arasında geçen belki de beni en çok etkileyen ayet ;Taha 43- " İkiniz beraber Firavun’a gidin, çünkü o sınırı çok aştı."

Taha 44- "Yine de ona söyleyeceklerinizi yumuşak bir üslûpla söyleyin, ola ki aklını başına toplar veya içine bir korku düşer.”

İslam ne güzel din, ne güzel ki İslam'la müşerref kılındık. Baş kâfire bile yumuşak davranmayı emrediyor Allahu Teala. Ama Firavun nankör... Haddi aşmış...

Firavunlaşmış günümüzde de bazı kapler, sonumuz hayrola.

Sibel Hasköy

01.12.2022/00.53


Yorumlar

Popüler Yayınlar